30 Eylül 2017 Cumartesi

Ying Yang Hisler

Boş hissediyorum, eksik hissediyorum, ilhamsız hissediyorum sanki beni öpmeye çalışırken asıl amacı ilerisi için hazırlanmak ve benim hayat enerjimi emmekmiş gibi hissediyorum fakat bunu bile özlüyorum. Geceleri uyursam genel olarak iyi oluyor hayata bir şekilde devam ediyorum fakat eğer uyanık kalırsam uyuyamıyor ve düşüncelere dalıyorum, sonuç olarak kendi düşmanım kendim oluyorum durduramıyorum ve gözlerim ağzımı açmasam bile konuşuyormuş gibi hissediyorum, sıcak, boş ve ağır bir acı var yüreğimde diyorum kendi kendime ne bir şifası var nede bir çaresi sadece var işte orada. Siz orada olduğunu biliyorsunuz, o biliyor ama arkadaşlarınız, dostlarınız, aileniz belkide kimse anlamıyor ve siz varlığını asla kanıtlayamıyorsunuz.

Nedendir bilmem insanoğlunun bu draması, özellikle şu ana kadar fark ettiyseniz bu bende de çok fazla var çünkü duygularımı başka bir şekilde yansıtamıyorum. O zaman bu drama duygularımızın bir dışa vurumu mu? yoksa vazgeçilmez bağımlılık yapmış bir oyun mu?
kim bilir..

Çok eski zamanlardan bu yana eğer hala kurtulmuş bir şey kaldıysa o da insanoğlunun hisleridir, tabi bu hisler zamanla zayıfladı ve başka hisler diğerlerinin önüne geçti, örneğin devir geliştikçe şehvet daha ön plana çıkarken belkide masumluk daha arka planda kaldı fakat sonuç ne olursa olsun her zaman bir his vardı ve bu hisler en azından çoğumuzu hayatımızda bulunduğumuz bu noktaya getirdi hatta belkide bunu okumanız bile hislerinizle alakalıdır gece ya da sabah fark etmez sıkıldınız, dolaşırken bir link gördünüz tıkladınız her bir kelimeyi adım adım okudunuz düşündünüz ama her şeyden önce merak ettiniz. Tehlikeli bir duygudur merak sizi çok iyi bir noktaya da getirebilir daha kötü bir noktaya da çünkü merak şans işidir. Eski sevgilinizin profiline bakarken, gizlice birini dinlerken, yapmamanız gerekenleri yaparken bunları meraktan yaparız ve sonları şansa bağlıdır ama biz bunu umursamayız çünkü duygular o kadar baskındır ki onları ne kadar çabalasanızda susturamazsınız. Duygular adeta 5 yaşındaki çocuklar gibidir içinizde siz onların istediğini yapana kadar bağırır dururlar ve genelde onlar kazanırlar bunu durdurmaya çalışsanız bile filmin sonunda kız ve erkek beraber olurlar o yüzden elimizden gelen tek şey sonunda da başında da olsa dediklerini yapmaktır. Onlara güvenmenizi isterler aksi taktirde ben demiştim derler hemde hayatınızın sonuna kadar ve bunun bir adı vardır, pişmanlık. Bu meraktan daha pistir çünkü pişmanlık ne kadar merak ile eşit dursa da pişman olduğunuzda sonu bir şansa bağlı değildir yüzde ellilik bir kısmı yoktur ya olur ya olmaz ve sonuç kesindir. Geceleri düşünür durur ve zamanı geriye döndürmek istersiniz ama yapamazsınız. Ee başka hisler yok mu sanki diyebilirsiniz , tabi ki var özlem mesela hem güzeldir hem korkunç dayanılmaz olmasına rağmen dayanılabilir bir yanı da vardır, mutluluk içinizdeki çocuğun en saf en küçük halidir fakat bağımlılık yapar. Mutlu olduğunuz bir eylemi hep yapmak istersiniz ve bu bir zaman sonrası bağımlılık hali alır hatta belki mutlu bile olmazsınız artık ama yapmaya devam edersiniz. Şimdi diyebilirsiniz ki hep kötü şeyleri söyledin hislerden soğuduk, ama bende size şunu söylerim her ne kadar olumsuzluklar olsa da önemli olan sizin hangi kısıma odaklanmış olduğunuzdur. Hayat bir ying yang mantığından ibaret bu kadar basit.

Sonuç olarak duygularınızdan kaçamazsınız evrenin çok uzaklarına başka galaksilere gitseniz de onlardan yine kaçamazsınız çünkü duygularınız olmadan sizler birer hiçlikten ibaretsiniz. Bunu bir gezegen gibi düşünün, sizler birer gezegensiniz ve her gezegenin bir çekirdeği var, çekirdekler olmasaydı üstünüzde yaşayan canlılar var olamazdı, ne çekirdekten ne de o canlılardan kaçabilirsiniz çünkü sizler bir bütünsünüz.

Çekirdeğiniz olmadan sadece uzayda yer kaplayan bir küre parçası olurdunuz.

Kim yer kaplamak ister ki?

Boş ve anlamsız.

Siz bundan çok daha fazlasısınız, sadece keşfetmelisiniz.


https://open.spotify.com/track/6oD0TvHIYmObKNl5Mz05ri

26 Eylül 2017 Salı

pure imagination

Come with me
And you'll be
In a world of pure imagination
Take a look
And you'll see
Into your imagination

We'll begin
With a spin
Traveling in
The world of my creation
What we'll see
Will defy
Explanation

If you want to view paradise
Simply look around and view it
Anything you want to, do it
Want to change the world?
There's nothing to it


There is no
Life I know
To compare with pure imagination
Living there
You'll be free
If you truly wish to be

If you want to see magic lands
Close your eyes and you will see one
Want to be a dreamer, be one
Anytime you please and please save me one




to listen: https://www.youtube.com/watch?v=72oM5cTvnIs

19 Eylül 2017 Salı

Görünmez

Güzel bir sabah, havayı içime çekiyorum her nefes alıp verişimde daha da huzur doluyor sorunlarım yokmuş gibi davranıyorum. Onları görmezden geliyor her kafamı çevirdiğimde yoklarmış gibi davranıyor kahkaha atmaya devam ediyorum. Etrafımdaki arkadaşlarım, onlar beni mutlu görüyorlar mutlu olduğumu ya da hayatımda bir sorun olmadığını düşünüyorlar. Haklılar belkide ne dertler var bu dünyada bizim daha bilmediğimiz belkide asla bilmeyeceğimiz. Fakat ne olursa olsun özümüzde insanız kemiklerimizde kalsiyum, damarlarımızda demir, ruhumuzda karbon,beyinlerimizde ise nitrojen var ve ne kadar bunu reddetsek de hepimiz aynı malzemeden yapıldık ve aynıyız. Siz benden veya ben sizden daha üstün değilim, tabi insan usulü sonradan gelme değerleri sayarsanız beni İngiltere kraliçesi ile bir tutmayı bırakın aynı odada bile bulundurmazlar. Sonuç olarak insan olduğumuzu da göz önünde bulundurursak en küçük toz parçasına bile yüreğimizin sebepsiz yere parçalanması çok normal. Bazen neden üzgün yada düşünceli olsak bile güldüğümüzü düşünüyorum ya da neden hiçbir şey yokmuş gibi davrandığımızı. Bana göre böyle insanlar aslında içten çok kırgın olmalarına rağmen düşünceli oldukları için ve çevrelerine bu durumu yansıtmak istemedikleri için bu şekilde davranıyorlar.
yok sayıyorlar.  
Fakat onların iç dünyasında neler olup bittiğini asla bilemeyiz çünkü içerisi çıkışı olmayan bir labirent gibi karışık. Yinede böyle davranmamızın başka bir sebebi bir tür kendimizi koruma içgüdüsü, insanlar diğerlerine hep dertlerini sorunlarını anlattıklarında bekledikleri tepkiyi alamamaktan veya küçümsenmekten korkuyorlar ki bu hepimizin başına gelmiştir. Belkide içimizde gizli bir şehir yavaş yavaş yıkılıyor, her bir beton parçası kalbinize, göğüs kafesinize ve oradan da bütün organlarınıza yavaş yavaş saplanıyor içinizdeki gökyüzü yıldızlarınızın düşmesiyle biraz daha kararıyor, kara delikler çoğalıyor ve içinizde hiçbir şey kalmayana kadar her şeyi yutmaya devam ediyor, ses çıkartmak istiyorsunuz ama bunu yapamıyorsunuz çünkü ses telleriniz adeta eskimiş bir kemanın üstündeki yaylar gibi ses çıkartamıyor, her aynaya baktığınızda belki de neden bu kadar düşündüğünüzü düşünüyorsunuz ve duygularınız kemiklerinize kadar işliyor ve buruk bir ses tonuyla içinizden ne zaman biticek diyorsunuz, arkadan yavaş bir şarkı çalıyor ve size o an o kadar anlamlı geliyor ki kendinizi şarkıya teslim etmek istiyorsunuz.

Fakat buna rağmen sorun yokmuş gibi gülmeye devam ediyorsunuz.
Peki ya bunlar gerçekten olmuyorsa ve hepimiz kafayı yemişsek?
Sonuçta bizler sadece kalsiyum, demir, karbon ve nitrojenden ibaretiz.