Güzel bir sabah, havayı içime çekiyorum her nefes alıp verişimde daha da huzur doluyor sorunlarım yokmuş gibi davranıyorum. Onları görmezden geliyor her kafamı çevirdiğimde yoklarmış gibi davranıyor kahkaha atmaya devam ediyorum. Etrafımdaki arkadaşlarım, onlar beni mutlu görüyorlar mutlu olduğumu ya da hayatımda bir sorun olmadığını düşünüyorlar. Haklılar belkide ne dertler var bu dünyada bizim daha bilmediğimiz belkide asla bilmeyeceğimiz. Fakat ne olursa olsun özümüzde insanız kemiklerimizde kalsiyum, damarlarımızda demir, ruhumuzda karbon,beyinlerimizde ise nitrojen var ve ne kadar bunu reddetsek de hepimiz aynı malzemeden yapıldık ve aynıyız. Siz benden veya ben sizden daha üstün değilim, tabi insan usulü sonradan gelme değerleri sayarsanız beni İngiltere kraliçesi ile bir tutmayı bırakın aynı odada bile bulundurmazlar. Sonuç olarak insan olduğumuzu da göz önünde bulundurursak en küçük toz parçasına bile yüreğimizin sebepsiz yere parçalanması çok normal. Bazen neden üzgün yada düşünceli olsak bile güldüğümüzü düşünüyorum ya da neden hiçbir şey yokmuş gibi davrandığımızı. Bana göre böyle insanlar aslında içten çok kırgın olmalarına rağmen düşünceli oldukları için ve çevrelerine bu durumu yansıtmak istemedikleri için bu şekilde davranıyorlar.yok sayıyorlar.
Fakat onların iç dünyasında neler olup bittiğini asla bilemeyiz çünkü içerisi çıkışı olmayan bir labirent gibi karışık. Yinede böyle davranmamızın başka bir sebebi bir tür kendimizi koruma içgüdüsü, insanlar diğerlerine hep dertlerini sorunlarını anlattıklarında bekledikleri tepkiyi alamamaktan veya küçümsenmekten korkuyorlar ki bu hepimizin başına gelmiştir. Belkide içimizde gizli bir şehir yavaş yavaş yıkılıyor, her bir beton parçası kalbinize, göğüs kafesinize ve oradan da bütün organlarınıza yavaş yavaş saplanıyor içinizdeki gökyüzü yıldızlarınızın düşmesiyle biraz daha kararıyor, kara delikler çoğalıyor ve içinizde hiçbir şey kalmayana kadar her şeyi yutmaya devam ediyor, ses çıkartmak istiyorsunuz ama bunu yapamıyorsunuz çünkü ses telleriniz adeta eskimiş bir kemanın üstündeki yaylar gibi ses çıkartamıyor, her aynaya baktığınızda belki de neden bu kadar düşündüğünüzü düşünüyorsunuz ve duygularınız kemiklerinize kadar işliyor ve buruk bir ses tonuyla içinizden ne zaman biticek diyorsunuz, arkadan yavaş bir şarkı çalıyor ve size o an o kadar anlamlı geliyor ki kendinizi şarkıya teslim etmek istiyorsunuz.
Fakat buna rağmen sorun yokmuş gibi gülmeye devam ediyorsunuz.
Peki ya bunlar gerçekten olmuyorsa ve hepimiz kafayı yemişsek?
Sonuçta bizler sadece kalsiyum, demir, karbon ve nitrojenden ibaretiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder